28 Eylül 2016 Çarşamba

Cape Town, Güney Afrika

Merhaba! Bugün yine bayılarak gezdiğim yerleri anlatırken "ah niye orda değilim şu an" diye ağladığım bir ülkeden bahsedeceğim.

Güney Afrika, Afrika'nın en gelişmiş ülkelerinden biri. Keza Cape Town da Afrika'nın en gelişmiş şehirlerinden biri. Öyle ki, sanki bir Avrupa şehri.

Şehrin büyük bir çoğunluğu siyahi. Ve maalesef azınlık beyaz halk yüksek mertebelerde. Irkçılık eskisine göre oldukça azalmış, ancak yine de var.

Çalışanların güler yüzünü, yardımseverliğini size ne kadar anlatsam az. Aynı şeyi bir de Tayland'da görmüştüm. Turistlere inanılmaz bir misafirperverlik var.


Gelelim Cape Town'da gezilecek yerlere... Cape Town'a Afrika'nın egzotik, vahşi yaşamını görmeye geldiyseniz yanlış yerdesiniz. Kırsal hayatı, vahşi hayvanları ve yerlileri gördüğüm Afrika'yı başka bir postumda anlatacağım.

Öncelikle size Ümit Burnu'ndan bahsetmek istiyorum. Yani Cape of Good Hope. Buranın Afrika'nın en güneyi olduğu şeklinde yanlış bir algı var.

Bu burun keşfedildiğinde, kaşif adını Ümit Burnu koymamış. Ancak daha sonra ülkesine dönüp krala anlattığında, bu yeni keşfin Afrika'nın önemini arttıracağına inandıkları için Ümit Burnu ismini vermiş.


Biraz da Cape Town'da yaşayan tatlış hayvanlardan bahsetmek istiyorum. Ben hayvanat bahçesi kültürüne biraz karşı olduğum için hayvanları doğal ortamında görmem mümkünse onu tercih ediyorum. Burada da doğal ortamında kürklü fok balıklarını ve penguenleri gördük.

Fok balıklarının kürklerinin ıslanıp hiç kurumamasından mıdır bilmem, inanılmaz kötü bir kokuları var. Resmen hayvanları kokularından bulabilirsin. O kadar keskin ve yoğun.


Penguenler ise bizim kutuplarda yaşadığını bildiğimiz penguenlerden görüntü olarak biraz farklı. Bunların boyları daha kısa ve deri yapıları daha farklıymış.


Cape Town'da mutlaka görülmesi gereken bir de Masa Dağı var. Şekli bir masaya benzediği için bu isim konmuş. Kapalı havalarda üzerine bulut oturunca da "masanın üstü örtüldü" derlermiş. Yukarıya kadar çıkan teleferikler var. Yukarısı biraz soğuk oluyor ancak manzarası için değer. Bütün Cape Town ayaklarınızın altında ve denizin, yeşilin rengi o kadar derin ki sanki fotoşopla kontrastı arttırmışsınız.



Biz bayramı Güney Afrika'da geçirdiğimiz için bayramın ilk günü Bo Kaap adındaki Müslüman mahallesine gittik. Çocuklara şeker verdik, insanlarla bayramlaştık. Görünüşümüzden dolayı önce Müslüman olduğumuzu düşünmediler ancak selamlaşıp bayramlaştıktan sonra çok sıcak davrandılar.


Cape Town'la ilgili bahsetmek istediğim son yer ise tabi ki bir alışveriş merkezi. Waterfront alışveriş merkezi (linki için tık), tam marinaya kurulmuş, yemek yerleri ve dükkanları oldukça fazla bir yer. Pazarlık payı buralarda olmadığı için hediyelik eşya için ideal değil ama yemek yerleri oldukça çeşitli. Özellikle Ocean Basket isimli zincir restoranı ve macera yaşamam, sevdiğim tadı istiyorum diyorsanız da The Greek Fisherman'ı çok öneriyorum.

Hediyelik eşya olayı için sizi her açıdan tatmin edecek bir pazar var, Green Market Square. Pazarlıkta çok iyi olmanıza gerek yok, sizi biraz tereddütlü gördüler mi hemen fiyatları indiriyorlar. Biz almaya niyetlendiğimiz masa örtüsü, biblo, tablo gibi şeyleri yarı fiyatından bile daha ucuza aldık.

Pazarlık demişken, taksicilerle bile pazarlık yapılabiliyor, çünkü taksimetresiz çalışıyorlar. Çok ucuza istediğiniz yere gidebiliyorsunuz.

Olur da bu yazımı Cape Town'a gitmeden önce okumuşsanız, bana özelden ulaşırsanız size çok iyi bir rehber tavsiyesi verebilirim. Kendisi Türk ve senelerdir orada yaşıyor, makul fiyatlara istediğiniz turları size oluşturuyor.

Sevgiler,
B.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder