California: San Diego, Coronado, Los Angeles, Ghost Town
California bana göre “ben bundan sonra ayrı bir ülkeyim,
bağımsızlığımı ilan ediyorum hadi bye” dese yeridir, çünkü hem nüfus olarak oldukça
fazla, hem de yüzölçümü olarak Türkiye’nin yarısı kadar diyebiliriz. İklim ve
yaşayış farklılıklarından dolayı nedense San Francisco’yu ayrı yazmak istedim,
çünkü o o havayla sen California’ya ait o-la-maz-sın. Neyse.
Los Angeles ve çevresini düşününce akla gelen ilk şey
ünlüler. Bu yüzden önce beni en çok heyecanlandıran şeyden bahsedeceğim: film
stüdyoları.
Sırf Universal Studios’u bir daha gezmek için üşenmem,
tekrar giderim. Sadece stüdyo turları olsaydı biraz sıkıcı gelebilirdi. Bu
yüzden o turları zevkli kılacak 3D efektlerle süslemişler. Sanki sizi filmin
içine sokuyorlar, gerçek olmadığını bildiğimiz halde bazı yerlerde korkudan
çığlıklar attık. :)
Stüdyonun içinde bir de oyun parkı olan kısımlar var, ben
çocuk değilim girmem tribine girmeyin, mutlaka girin. Jurassic Park’a girdik
mesela, bizi uyardılar, kuru çıkmayacaksınız buradan diye, ben de buradan
uyarayım, saçınızı toplamadan girmeyin.
İçeride atıştırmalık şeyler almak için birkaç yer var, ancak
suya 10 lira vermek biraz can sıkıcı olabiliyor, en azından suyunuzu yanınızda
bulundurun derim.
Marilyn Monroe’ya benzeyen felaket güzel bir kadın vardı,
bana da kıyafetimi beğendiğini söyledi :)
Harry Potter World bu ay açılıyormuş, biz gittiğimizde yapım
aşamasındaydı. İnşallah orayı bir gün gezerim, Allah’ım, nolur, amin,
teşekkürler.
Hollywood Bulvarı
Yıldızlar Kaldırımı, Hollywood yazısı ve Oscar Ödül Töreni’nin
yapıldığı bina. Arkadaş orası bildiğin alışveriş merkeziymiş. Oscar zamanı
orayı trafiğe kapatıp perdelerle dükkanları kamufle ediyorlarmış. Bir sürü ünlü
geleceği için güvenlik önemleri arttırılıyormuş tabii, mesela o gün o caddeye
girecek olan arabaların plakaları kayıt altında tutuluyormuş. Tören bittikten
sonra ise alışveriş merkezi olarak kullanılmaya devam ediliyormuş.
Gelelim yıldızlara. Yıldızların biri hariç hepsi yerde.
Yıldızı olacak insana teklif götürülürmüş, sadece törene katılmanız gerekiyor
denirmiş. O ünlülerden biri; “Benim adım aynı zamanda bir peygamberin adı,
yerde olmamalı” demiş. Bunun üzerine Muhammed Ali’nin yıldızını duvara monte
etmişler.
Beverly Hills
Bayağı, bildiğimiz malikaneler bölgesi. Bana diğer bölgelere
göre daha sessiz geldi. Dışarıda koşuya çıkmış insanlar vardı, çok fazla araba
da yoktu. Ama o yollardan geçmek için araba kullanırsın yahu. Manzaraya bakın:
Santa Barbara, Santa Monica
Los Angeles’ın sahil kesimlerine yakın bölgeleri. Biz
buralara akşam gittik, otelimizin önünden otobüsler geçiyordu ve kişi başı 1 dolardı.
Dönüşte hava çok karanlık olursa taksiye bineriz belki demiştik ama gerek
kalmadı. Yemek yerleri, alışveriş için dükkanlar sokaklara dizilmiş. Belli bir
saatten sonra dans gösterileri başlıyor. İsteyen katılıyor. Kimse kimseye “aa
sen bunu oynayamazsın, çekil” demiyor :)
San Diego
La Jolla Beach diye bir yere gittik, annem ben buradan ev
almak istiyorum dedi :)
Tam bir yazlık kasaba. Sahil şeridinde yemek yerleri var.
İnsanlar araba kullanmıyor bile, bir yere gitmek istiyorsanız, ya paten ya
bisiklet. Denize giresimiz geldi, kumu da incecik ve tertemizdi.
Unconditional Surrender ismini verdikleri, öpüşen çift
heykeli de San Diego’da. Savaş anılarını unutmamaları için konulmuş. Zaten San
Diego sahilinde o kadar büyük gemi ve uçaklar var ki, savaşı unutmaları mümkün
değil. Özellikle gemi o kadar büyüktü ki kadraja sığmadı.
Sahil yolunun sonunda bir Yunan restoranı bulduk. En azından
tanıdık bir şeyler yiyelim diye oraya gittik. Yemeğin üzerine bir de Türk
kahvesi içtik. (ki onlar bu kahvenin Yunan olduğunu iddia ediyorlar.) Fast
fooddan hepimize gına gelmişti.
Coronado
Buraya San Diego’dan bir köprüyle bağlanıyorsunuz. En pahalı
evlerin burada olduğu söyleniyor. Köprüden görünen manzara harika.
Calico, Ghost Town
Ghost Town demelerinin sebebi artık böyle yerlerin sadece
filmlerde görülebiliyor olması. Kovboy filmlerinde görülen çölün ortasındaki o
mahalleler var ya, olduğu gibi korumuşlar. İçinde hediyelik eşya dükkanları,
bira içmek için barlar var. Bir de çektikleri sudan altın tozu elde ediyorlarmış,
onu da izleyebiliyorsunuz.
California’ya ilgili bahsedeceğim şeyler bu kadar. Nasıl
yani, hiç mi alışveriş yapmadın diyecek olursanız kendimi Las Vegas’a
saklamıştım :) Onun dışında küçük küçük alışverişlerim tabii ki oldu.
Umarım California’ya bir daha gider, buraya gözümden
kaçanları bir daha yazarım.
Sevgiler,
B