Gezmesi çok kolay, görülecek yerleri çok fazla, özellikle İstanbul'luysanız sesi ve kalabalıklığı dolayısıyla size hiç yabancılık çektirmeyecek bir yer.
Yabancılık çektirmek demişken, New York'a vardığımızda gezimizin son günleriydi ve yavaş yavaş vatanımın taşı toprağı diye hasret çekmeye başlamıştık ki aklımıza New York'ta Simit Sarayı olduğu geldi. Zaten aç kalınacak bir yer değil ama, illa ki çay içerim diyenler için tanıdık bir seçenek. Bu arada ben gitmedim ama New York'ta Güllüoğlu da varmış.
Hazır yemeklerden konu açılmışken New York'ta ne yenir, ne içilirden başlayayım. Öncelikle neredeyse her köşe başında Starbucks var. Biz genelde kahvaltıyı otelde alıp, arada kahve içtikten sonra öğle yemeğini dışarıda yedik, akşam yemeğini de atıştırmalıklarla geçiştirdik. Bunun için de Wallgreens gibi her yerde olan büyük marketlerden meyve ya da çerez aldık. Bir de çok şanslıyız ki biz oradayken Fransız kültür festivali vardı ve yiyecek ikramı yapılıyordu. Burdan bütün Francophone kardeşlerimi selamlıyorum. :) Onun dışında yemek yemek için McDonalds, Taco Bell, Pizza Hut gibi bir sürü zincir fast food restoranı var. Biz sırf meraktan Chipotle ve In-n-out'u denedik. (Bu arada In-n-Out sadece California'da varmış. Buraya neden yazdım bilmiyorum. :))Ve son gün, artık gidiyoruz, uçakta uzun saatler bizi bekliyor, güzel bir yerde yemek yiyelim dedik. Times Meydanı'ndaki Olive Garden'da karar kıldık. Çok çokçok çokçoook öneriyorum, her şey çok güzeldi. Ne yerseniz yiyin, memnun kalacağınızı düşünüyorum, çalışanları da çok ilgiliydi.
Tabi ki New York'ta gezilecek yerler bitmez, ancak ben iyi ki gördüm dediğim yerlerden bahsedeceğim. Ben bunu her gittiğim yer için söylüyorum, ama New York için tekrarlıyorum çünkü çok büyük bir yer, kaldığınız yerin merkeze yakın olması, metroya ulaşımın kolay olması çok büyük rahatlık. Şehir zaten caddelere ve sokaklara bölünmüş olduğu için elinizde bir haritayla merak ettiğiniz her yere çok kolay gidebiliyorsunuz. Metro ağı da oldukça geniş ve insanlar trafikten dolayı araba kullanmayı pek tercih etmiyor. Bisikletle düğüne giden insanlar gördük.
Times Square ve çevresi için en azından tam bir gün ayırmak gerektiğini düşünüyorum, ki bizim otelimiz meydana çok yakın olduğu için oldukça fazla zaman geçirme imkanımız oldu.
Kesin görülmesi gereken başka bir yer, tabi ki, Central Park. Sanırım çevrenin çok gürültülü ve kalabalık olması ve hep gökdelenler, yüksek binalarla gökyüzünün kapanmış olmasından dolayı, inanılmaz huzur veren bir ormanlık alan. İçinde faytonlar, koşan insanlar, müzik çalarını getirip tango gösterisi yapanlar, köpeğini gezdirenler ve turistler. Bu kadar çeşit insanı bir arada başka nerede görebilirsiniz, bilmiyorum.
Yoko Ono'nun John Lennon anısına yaptırdığı taş.
Wall Street Caddesi'nin meşhur boğa heykelini de gördük. Boğanın malum yerlerini ellemeniz mi gerekiyormuş, şansınız mı artıyormuş ne.
Alışveriş konusuna girmiyorum bile, çünkü her yer alışveriş merkezi ve sokaklar hep dükkan dolu. Macy's gibi büyük alışveriş merkezlerinde zaten istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz, yani bu şehirde aradığınız bulamıyorsanız hiçbir yerde bulamazsınız zaten. O derece.
Bu videoyu da buraya rüyalarınıza girsin diye koyuyorum :)
Sevgiler,
BA.