Şu ana kadar yazdıklarımdan en heyecanlandıran şehir ve ülke, çünkü burası benim memleketim! Bu yüzden de yaşadığım şehirden sonra en çok bulunduğum, en sık ziyaret ettiğim, dolayısıyla da en iyi tanıdığım bölge diyebilirim.
Benim aklımda nedense buradan bahsetmek yoktu, ancak bir seyahat yazısında Gümülcine'yi görünce merak uyandırabileceğini düşündüm, bir de benim gözümden görün istedim. O yazı için de Tık Tık
Yunanistan, bana göre, sadece memleketim olduğu için söylemiyorum, Türklerin kendini hiç yadırgamadan yaşayabileceği nadir ülkelerden biri. Nüfusun hatırı sayılır bir kısmının Türk olması, kültürümüzün, geleneklerimizin, mutfaklarımızın birbirine çok yakın olması en büyük etkenler.
Gelelim Gümülcine'ye. Yunanistan denince akla gelen şehirlerden kesinlikle değil.
Şu an Gümülcine'de yaşayan 50 bini aşkın kişi var. Oldukça küçük bir şehir. Gümülcine'nin Yunancası; Komotini. Gümülcine isminin de Kömürcü Nine'den geldiği düşünülüyor.
Türk nüfusu çok fazla olduğu için Yunanistan'da olduğunuzu bile anlamayabilirsiniz. Sadece tabelaların Yunanca olması size farklı gelecektir.
Diyelim Gümülcine'ye gitmeye karar verdiniz, tabi ki birden fazla seçenek var. Uçak kullanarak Alexandroupolis, yani Dedeağaç şehrine inip, yarım saat otobandan devam ederek Gümülcine'ye ulaşabilirsiniz. Bence şimdi söyleyeceğim seçenek hem daha hızlı, hem de daha mantıklı: arabanızla İpsala Hudut Kapısı'ndan çıkarak yaklaşık 45 dakika otobandan devam edeceksiniz. Sınırı geçtikten sonra Gümülcine'nin içine varmanız 1 saati anca bulur.
Peki Gümülcine'de gezilecek yerler nereleridir? Yılın hangi vakti daha eğlenceli olur?
Mevsim olarak da Marmara bölgesi iklimine çok yakın olduklarını, ancak kışları daha sert geçirdiklerini söyleyebilirim. Benim Gümülcine'yi en sevdiğim zamanlar ilkbahar ve sonbahar ayları.
Ayrıca, gitmeden resmi tatillerini kontrol etmekte fayda var çünkü Yunanlılar her fırsatı kendilerine tatil olarak çevirmeye bayılırlar. Öğleden sonra açık yer bulamazsınız mesela. Resmi kurumlar da dahil, herkes belli bir saate kadar çalışır. Pazarları marketler bile kapalı olur.
Gümülcine'de yaşayan Türk fazla olduğu için de rahatlıkla, bu yediğim domuz muydu martı mıydı diye düşünmeden doyabileceğiniz yerler mevcut. Bir dönerci var ki sırf bunun için kalkıp gidilir. Yunanistan'da et fiyatları daha uygun olduğu için sanıyorum, efsane dönerler ve lahmacunlar yapıyorlar. İçerde çalışanlar da Türk. Kendi sitelerinin linkini bırakıyorum, zaten yeri de inanılmaz kolay. Tık tık
Yemek yedim, bir de kahve içeyim derseniz, çok doğru bir şehirdesiniz. Gümülcine'nin Platia denen meydanındaki kafelerde Frape içmenizi öneririm.
Yok ben Frape içmek istemem, Türk kahvesi isterim derseniz, Yunanlar'ın Yunan kahvesi dedikleri şey bizim Türk kahvemizle aynı.
Yok o da olmaz, ben Yunan elinden içmem derseniz, Çukur Kahve isminde çok minnoş bir Türk kahvehanesi var.
Gümülcine'nin her cumartesi pazarı olur. Cıvıl cıvıl, neredeyse aradığınız her şeyi bulabileceğiniz, bizim pazarlarımızdan çok da farkı olmayan cinsten. Eğer buralara uğrama imkanınız olursa, kendinize frape makinesi almanızı öneririm. Ben makineyle uğraşamam derseniz, marketlerde tek kullanımlık frape bardakları satılıyor. Çalkalayarak kendiniz yapıyorsunuz.
Alışveriş yapmak için çok seçenek yok. Meydandan biraz uzakta, Cosmopolis diye bir alışveriş merkezleri var. Zara, Berska, H&M gibi mağazaları ben ilk burada görmüştüm. Tık tık
Size biraz da orada yaşayan Türklerden bahsetmek istiyorum. Türklerin kendilerine ait camileri, okulları, bakkalları, dükkanları hatta köyleri var. Türk halkın çoğu da köylerde yaşıyor.
Bu da babaannem :)
Gümülcine'ye bir daha gider misin diye soracak olursanız, zaten istesem de istemesem de, malum :)
Sevgiler,
B.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder